-Eğitimci anne-babanız sizi 4 yaşınızda okula yazdırmış. İleri zekâlı mıydınız, sevilmeyen bir çocuk mu?
– Evde bakıcımız yoktu bizim. Annem de beni yanında getirip götürüyordu, öyle arada kaynadım.
– Üniversitede hangi yıllarınızı daha mutlu hatırlıyorsunuz: İstanbul Tıp mı, ardından gittiğiniz İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı mı?
– İkisini beraber okudum, en mutlu yıllarımdı. Eminönü-Kadıköy vapurlarında yorgunluktan sızıp uyuyakalıp… Ohoo o, vapuru kaptanla terk etmişliğim çoktur mesela.
– Haydarpaşa Numune’de genel cerrahlık yaptınız. Devlet Opera Balesi’nde iki yıl çalıştınız. İnsan hangisinde daha çok bağırmak istiyor: Gündüz hekimken mi, gece tenorken mi?
– Hastanede biriktirip gece operada bağırırdım. (Gülüyor)
– Numune’de doktorluk yaparken uzak yerdeki hastalara yetişmek için motokuryeye bindiğiniz… Doğru mu, şehir efsanesi mi?
Motokuryenin atasıyım ben ya. Hastanede kurye kaskıyla beni beklerdi. Mesai biter bitmez konsere yetişmek ve trafikten kurtulmak için tek yolum oydu. Bu yüzden çok zatürre olmuşluğum da vardır.
– Manavgat’taki bir festival konserinde kalp krizi geçiren hayranınıza ilk müdahalede bulunup kurtardınız, sonra belediye başkanına sahneden “Bunu hesaba ekliyorum” esprisini patlattınız. Paranızı aldınız mı, hayır işi mi oldu?
– Tabii ki görevimiz bu bizim. Sünnet düğünlerinde de sünnet operasyonu için de fiyat veriyorum zaten. (Gülüyor)
Bir süre öteki tarafta kaldım
-İki büyük trafik kazası atlattınız. Peki “yukarıya” hangisinde daha yakın hissettiniz: İstanbul Vatan Caddesi’ndeki mi, Bodrum yolundaki mi?
-Oyyy… Bodrum yolundaki. Hatta bir süre öteki tarafta kaldım sanırım.
– Hakkınızda yapılan esprilerden hangisi sizi daha çok güldürüyor: “Düetisyen doktor” mu, Umut Sarıkaya’nın çizdiği meşhur karikatürde geçen “Heve kaçiriyee” lafı mı?
Her ikisi de acayip yaratıcı geliyor bana.
– Evde kimin fondöten masrafı daha fazla: Sizin mi, sevgiliniz Ömür Gedik’in mi?
– O konuda hiç zorlanmadım, Ömür’ün fondötenlerine çöktüm.
ÖZEL MESELELER
Ekimde aşk başkadır
◊ 11 Mayıs, Boğa erkeği… Nesinden daha çok çektiniz: Kıskanç olması mı, inatçılığı mı?
– Duygusallığından, duygusallığından.
◊ Hangisini tercih edersiniz: Tek başınıza ağlamak mı, birinin omuzunda ağlamak mı?
– Hayatım boyunca hep tek başıma ağladım ben.
◊ Aşkın karşıtı: Nefret mi kayıtsızlık mı?
– Nefretin de aşkın bir parçası olduğunu düşünüyorum. O yüzden cevap kayıtsızlık.
◊ Affetmek mi, unutmak mı?
– Affederim ama asla unutmam.
◊ Hangisi daha kötü senaryo: Kimselere âşık olamamak mı, her aşkınızın kötü bitmesi mi?
– Tabii ki âşık olamamak daha kötü. Olur mu öyle şey?
◊ Yılın hangi dönemi daha romantik? İlkbahar-yaz mı, sonbahar-kış mı?
– Sonbahar adamıyım. “Ekimde aşk başkadır” diyelim bunun başlığına.
◊ Aşkta alıcı kuş musunuz, çantada keklik mi?
– (Gülüyor) Biliyor musun, benim gibisine tam “alıcı keklik” denir!
◊ Hangisi daha çok iç gıcıklar: Göz kırpmak mı, göz kaçırmak mı?
– Benim için göz kırpmak=taşikardi. (Kalpte ritim bozukluğu)
◊ Hangisiyle komşu baldan tatlı olurdu: Marilyn Monroe mu, Brigitte Bardot mu?
– Ömür’e telefon hakkımı kullanmak istiyorum burada. (Gülüyor)
◊ Hangisinin aklını okuyabilmek isterdiniz: Sevgilinizin mi, en büyük düşmanınızın mı?
– Tabii ki sevgilimin. O sırada aynı zamanda en büyük düşmanımı okuyorum zaten.
POPÜLER ŞEYLER
Cem daha zeki, Ata daha samimi
◊ Eski bir hatıranın yadına hangisi daha güzel eşlik eder: Sezen mi, Ajda mı?
– Var yaaa… Ölümüne Sezen Aksu!
◊ Hangisine daha çok gülersiniz: Cem Yılmaz mı, Ata Demirer mi?
– Cem daha zeki, Ata daha samimi.
◊ Zeki Alasya mı, Metin Akpınar mı?
– Geçmişimin ayrılmaz bir parçası. Bölünmez ikili, bu ikili sanatın asal sayısı gibiler. Toplumun hafızasında hiçbir şey onları ayıramaz. Ayırmamalı, öyle kalmalı.
◊ “Kalamış” şarkısını albümünüzde okumak için izin istemeye gittiğinizde Timur Selçuk’tan hakaret işitmişsiniz. Sizi kamçıladı mı, yön mü verdi?
– Evet ya… “Kalamış”ı almaya diye gittim, bana “İspanyol Meyhanesi”ni verdi iyi mi! (Gülüyor)
◊ Orta yaşlı kadınlar size ve Cenk Eren’e ayrıca bir meftun… Sizce bunun sırrı ses mi, “bekâr prens” olmak mı?
– Hayır, ne münesebet? Bunun tek sebebi Cenk’ten daha yakışıklı olmamdır. (Gülüyor)
◊ Size çok bozuğum, Türkiye’de bir tek benimle düet yapmadınız… Peki yabancılardan hangisi daha keyifliydi: Al Bano mu, Emma Shapplin mi?
– Tabii ki Al Bano… Gerçek bir kral. Hatta İtalya’da beni evinde misafir falan da etti.
◊ Hangisiyle kahve içmek isterdiniz: Nâzım Hikmet mi, Orhan Veli mi?
– Eğer kahve fırsatım varsa benim gönlümde yatan aslan ikisi de değil, Sabahattin Ali.
HAYAT BİLGİSİ
Para seni kazanmadığı, sen parayı kazandığın müddetçe…
◊ Sizce hangisi daha avantajlı: Zengin ama çirkin doğmak mı, fakir ama güzel doğmak mı?
– Tabii ki zengin ve çirkin doğmak. Gerçi güzelsen de avantajlısın.
◊ Mantık mı, içgüdü mü?
– Altıncı hissim güçlüdür. Bugüne kadar hiç yanıltmadı beni.
◊ Para saadet getirir mi, getirmez mi?
– Tabii ki getirir. Para seni kazanmadığı, sen parayı kazandığın müddetçe her türlü mutlu son olur…
◊ Hatır için çiğ tavuk… Yenir mi, yenmez mi?
– Eti neredeyse çiğ yiyorum zaten.
◊ Zaman makinesi icat ettiniz, nereye giderdiniz: Geçmişe mi, geleceğe mi?
– Şimdiki aklımla geçmişe gitmek isterdim. Her şeyin tadını daha da çıkararak bir daha yaşamak isterdim.
◊ Peki hayatınız bir film olsa macera mı olurdu, romantik komedi mi?
– Benimki korku-aksiyon. (Gülüyor)
KÜÇÜK KEYİFLER
Anadolu yakasında yaşa Avrupa yakasında çalış
◊ Instagram’da 541 bin, Twitter’da 2.2 milyon takipçiniz var ama neredeyse 1 milyon kişiyi de takip ediyorsunuz. Twitter mı, Instagram mı?
– Tabii ki Twitter. Twitter candır yahu!
◊ Bir daha asla sosyal medya kullanmamak mı; bir daha asla film izlememek mi?
– Sosyal medya olmasa da olur. Film forever! (Her zaman film!)
◊ Deniz-kum-güneş mi, orman-ağaç-temiz hava mı?
– Ormancıyım. Aslında deniz olmasa da olur.
◊ Hangi üçlü sizinki: Rakı-balık-Ayvalık mı, kebap-şalgam-Adana mı?
– Orada dur. Benimki rakı-balık-Boğaz.
◊ Mantı mı, iskender mi?
– Annemin mantısı.
◊ İstanbul’un… Anadolu yakası mı, Avrupa yakası mı?
– Anadolu yakasında yaşarım, Avrupa da çalışırım. En iyisi bu.
GÜNDELİK HALLER
Gerekirse evi terk ederim
◊ Ayaklarınıza kara sular inmiş: İyi bir roman mı, iyi bir film mi?
– İyi bir film.
◊ Eve yatılı misafir geldi, horlamasından uyunmuyor. Uyandırır mısınız, uykusuz mu kalırsınız?
– Gerekirse evi terk ederim, hayatta uyandırmam misafirimi.
◊ Asla hatırlamadığınız biri size çok samimi davranıyor… Yekten hatırlamadığınızı mı söylersiniz, dolambaçlı sorularla kim olduğunu mu anlamaya çalışırsınız?
– Eskiden kıvranırdım. Artık pes ettim, direkt soruyorum.
◊ Sofrada hangisine tahammül daha zordur: Obura mı, gevezeye mi?
– Tabii ki gevezeye tahammül zordur. Oburun yediği kendine zarar.
HİÇ DÜŞÜNMEDEN HIZLI HIZLI…
◊ Tren yolculuğu mu, gemi yolculuğu mu?
– Tren!
◊ Gündoğumu mu, günbatımı mı?
– Akşamcıyım…
◊ Tavla mı satranç mı?
– Satranç.
◊ Kedi mi, köpek mi?
– Köpek.
◊ Çaycı mısınız, kahveci mi?
– Kimseye anlatamıyorum. Kolacıyım arkadaş ben, kolacı.